(IHLARA VADISI)
 

 

 

DİNLERİN BULUŞTUĞU NOKTA IHLARA VADİSİ
            Aksaray, Hıristiyanlığın daha ilk yıllarında önemli bir din merkezi olmuştur. Kayserili Basilus ve Nazianzos’lu  Gregoius  gibi mezhep kurucuları IV. yy. burada yetişmiştir. Mısır ve Suriye sisteminden ayrı bir manastır hayatının kurallarını bunlar tespit etmiştir.  Böylece yunan ve Slav  sistemi doğmuştur. Mısır ve Suriye rahiplerin  dünya ile olan ilişkilerini kesmelerine rağmen basilus ve gregoriusun rahipleri dünya ile olan ilişkilerini kesmiyorlardı. Bu yeni anlayışın yeri belisırma idi.
            Gregorius, teslis inancına yeni bir izah getirerek  Hz. İsa’nın tanrılığı tartışmasında İznik toplantısı görüşlerine kuvvet kazandıran fikirler ileri sürdü böylece; Hıristiyanlık tarihinde öncü gregoriusun yetiştiği kayalık bölge (Belisırma, Ihlara, Gelveri) manastır ruhuna uygun, kayalara oyulan kiliseler topluluğu haline geldi. Arap akımlarına karşı Hasandağı’ndaki müdafaa kaleleri karşı koyunca bu kiliseler faal ibadet merkezi durumlarını devam ettirdi. Ihlara vadisindeki kayalara oyulmuş bu freskli kiliseler, korunarak yeryüzünde
eşine rastlanmayan bir tarih hazinesi olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Hıristiyanlığın ilk yıllarından itibaren kayaların rahatlıkla kazılmasıyla meydana getirilen bu freskli kiliseler ve iskan yerleri 14 km. boyunca  Ihlara’dan  Selime’ye kadar devam eden “IHLARA VADİSİ ” içerisinde yer alırlar. İlk çağlarda “ Kapadokya ırmağı” anlamına gelen “patamos kapadokus” un ortasında tabiatla tarihin bir arada bulundugu ıhlara vadisindeki kiliselerin ilk örnekleri MS. IV. yy. kadar inmektedir. Ihlara vadisindeki kiliselerin resim tekniği iki kısma ayrılabilir. Ihlara civarında kiliseler Kapadokya tipi gibi bilinen sanat tekniğinin etkisindedir.
            Orta kısmında Belisırma bölümünde bulunan ise, Bizans tipi resimlerle süslüdür.böylece iki bölgeye ayrılan kaynaktan doğan iki ayrı tip saymak gerekmektedir.  Birinci gruptakiler; Eğritaş, Ağaçaltı, Kokar, Pürenliseki, ve Yılanlı kilisedir. İlk Hıristiyanlık dönemine yakın olan bu kiliselerde; İncil sahneleri, Aziz Basilus ve Gregorius’un anlayışlarına göre çizilmiştirler. Uzun metinler verilmiştir. Teferruatta Mısır ve Suriye etkileri görülmektedir. Ağaçaltı kilisesi son dönem Roma ve Sasani etkisindedir ve daha fazla doğu etkisi görülmektedir.
            Azizler diğerlerine benzer, fakat ortaçağ özelliğine kaymıştır. İncilden az metin verilmiştir.  Bunlarda da Suriye; etkisi açıktır.  Göreme ve diğer kiliselerde rastlanmayan özellikler ve ifadeler vardır. Bütün resimlerde İncil sahneleri sembolik bir üslupla gösterildiği  dikkati çekmektedir. Kötülük kaynağı olarak şeytan ve kadın bu sahnelerde yer alır. Elbiseler, Suriye ve iran tipindedir. IX. ve X. Asırlarda İslam halifelerine bağlı bölgelerde kullanılan  cinstendir. İsa’nın yemek masasındaki eşyası, bindiği hayvan, hepside Bizans ve Kapadokya tipinden uzak, Mısır Hıristiyan sanatı ve Romanesk resim özellikleri taşır.
           Belisırma bölümündeki kiliseler açıkça Bizans tipindedir. Bazı küçük ayrıntılar yerli veya daha doğudan gelen etkilere örnek ise de genel üslup Bizans’tır.bütün bu kiliselerden sadece iki tanesinin tarihi tespit edilmiştir. Direkli kilise (976-1025), Saint Georgeus kilisesi ise (1283-1295) yıllarına aittir. Sonuncusu,  o çağın sanatının tipik bir örneğidir. Bir Selçuklu sultanının elbisesini gösteren  resim, Türk hükümdarının himaye ve yardımı ile bu kilisenin yapıldığına belge teşkil etmektedir. X. yy. ortasında Bizans’ın Toroslar ve  Kilikya  bölgelerini geri almasıyla Ihlara  bölgesindede yeni kiliselerin yapıldığını görmekteyiz. Bahaddin Samanlığı kilisesi, Sümbüllü kilise ve Direkli kilisenin resimleri bu yüzyılda işlenmiştir. Ala kilise, Akhisar ‘daki   Çanlı kilise ve Karagedik kilisesi XI. yy.  başlarındaki Bizans sanatına örnek teşkil eder. Eski kiliselere sonradan bazı Bizans tipi resimler ilave edilmiştir. Bu davranış, XI. yy. da Selçuklu Türkleri’nin bölgeye gelmesiyle son bulur. Fakat bölgedeki dini hayat devam eder. Bölgenin kilise hayatı, 1924’deki nüfus mübadelesi ile son bulur.

 
IHLARA VADİSİNİN OLUŞUMU
Vadiye  çok yakın olan Hasan Dağı ve çevresi, I. ve II.  jeolojik zamanlarda  oluşmuştur. Neojen  (Genç  Tersiyer ) ve IV. Zamanda oluşan yükselmelere karşın havzalar oldukça düşük kalmıştır. Hasan  Dağı volkanının püskürmesine neden olan tektonik hareketler sonunda çevre yüzeyini geniş bir volkanik tabaka kaplamıştır. Aynı hareketler sırasında kalkerin basınç ve sıcaklık etkisiyle yarattığı kırık hattan fışkıran doğal sıcak suyu, Yaprakhisar ve Ihlara arasında bulunan Ziga Kaplıcaları’nda görebiliriz. Çevrenin yapısal karakterini derşnden etkileyen volkanik püskürtme sonucu  oluşan tüf taşları, rüzgar, erozyon ve diğer doğa etkenleri ile aşınmış, Selime ve Yaprakhisar’da  karşımıza çıkan değişik görünüm ve renklerde Peri Bacaları’nı yaratmıştır. Tektonik hareketler, bazı yerlerde yumuşak tüfün, bazı yerlerde gri yeşil  ve kahverenginin tonlarının hakim olduğu ve iri taneler halinde ufalanan kayaların kapladığı alanları çöküntüye uğratmıştır. Ihlara vadisi boyunca ilerleyen Melendiz Çayı da bu tür çökmenin sonucu oluşan kanyon vadinin tabanını oyarak daha büyük bir derinlik kazanmıştır. Yer yer 100 veya 120 metre derinliğe varan vadiyi ikiye bölerek akan Melendiz Çayı ilk çağlarda bu ırmağa  “Kapdokya Irmağı”  anlamına gelen  “Potamas Kapadokus” denilirdi. Aksaray yakınlarında “Uluırmak” adını alarak Tuz Gölüne ulaşır.
Doğa, insan, tarih ve sanat olgusunu bu denli bir araya getirebilen ve bu gerçeği ancak kendisine yaklaştığımız zaman açığa vuran Ihlara Vadisi, sakladığı bu sırrı, kendisiyle beraber olduğunuzda sizinlede paylaşacaktır.

 
AĞAÇALTI KİLİSESİ (Daniel Pantonassa) (Ihlara Kasabası) 
Ihlara vadisi içerisinde vadiye giriş merdivenleri güney kısmındadır. Serbest haç planlıdır. Merkez mekanı yüksek kasnaklı bir kubbeyle, haç kolları bileşik tonozla örtülüdür. Preikonaklast teknikle yapılan ve IX-XI yy. arasına tarihlenen Freskolarda, Vahiy,ziyaret ve doğum , Mısır’a kaçış, Hz. İsa’nın Vaftizi ve Hz. Meryem’in  ölümü işlenmiştir. Kubbede ise “Göğe Çekiliş” sahnesi yer alır. 
  PÜRENLİ KİLİSESİ (Ihlara Kasabası) 
Bu kilise, Kokar Kilise’nin kuzeyinde yer alır. Güney tarafına eklenmiş küçük bir tapınakla, kayanın derinliğine oyulmuş ikinci tapınaktan oluşur. Katakomplu bir kilisedir. Narteks zemininde mezarlar mevcuttur.  İlkel stili ve koyu renkli ferksleri olmakla beraber resimler onemlidir. Freskolar X. yy. başı XII. yy arasında tarihlenmektedir. Peygamberlerin kehaneti, Meryem ve Piskoposlar, müjde, ziyaret, çobanların tapınması gibi, İsa’nın çocukluğu ve İncil’den çeşitli sahneleri konu alan tasvirleri önemlidir. 
KOKAR KİLİSE  (Ihlara Kasabası) 
Ihlara Kasabası tarafındadır. Haç planlı ve tektaklıdır. Giriş kapısı çöktüğü için freskle kaplı kapıdan girilmektedir. Bunun bitiminde iki mezar odası vardır. Tavandaki resimler orjinalliğini kaybetmemiştir. Mezar odalarındaki süslemeler kırmızı boya ile yapılmış ilk örneklerdir. IX. yy.  sonuna kadar  ve XI. yy. ikinci yarısına tarihlenen fresklerindeki konular oldukça zengindir. Girişte; Fırında üç Yahudi genci, vahiy, ziyaret su imtihanı, majlarda çobanların gelişi, Mısıra kaçış, Son yemek,  Juda’nın ihaneti,  Mesih’in tevkif, Planet’in hükmü, çarmıha germe esnasında Rahip’in bulunması, Mesih’in  defnedilişi,  göğe çekiliş, havarilerin vazifeleri gibi zaman zaman devamlılık gösteren sahneler yeralmaktadır. Kokar Kilise’de  popüler ve arkaik tesirin örneklerini görmekteyiz.
EGRI TAS KILISESI (Ihlara Kasabası)
            Tek nefli ve beşik tonozlu yapının batısında, mezar odalarına bağlanan ayrı bir mekan bulunmaktadır Geniş İsa siklusu, IX. yy. sonuna veya XI. yy. arasına tarihlenmektedir. çok büyük bir tapınak ve vadinin en eski yapılarından olduğu anlaşılan kilisenin Meryem’e ithaf edildiği, doğu duvarındaki bir kitabe de belirtilmiştir. iki melek arsına OTURAN İsa, iki melek ve altı piskopos arasındaki Meryem, Hz. Yusuf’un rüyası, mısıra kaçış, vaftiz, Kudüs’e giriş... gibi tasvirlerin yer aldığı fresklerin oldukça yıpranmış olmalarına karsın, boyaların ok renkli ve canlı oluşu dikkat çekmektedir. 
SÜMBÜLLÜ KİLİSE (Ihlara Kasabası)
            Vadi girişinin solundadır. kilise iki kattan müteşekil olup haç planlı olup önemli bir manastır kilisesidir. Üst katta cepheye gelen kaya düzenlenerek uzun bir koridor meydana getirilmiştir. Cephe sağır kemerli nişlerle dekore edilmiştir. kor,dorun altında yine sağır nişler, kapılar ve yabancı sütunlar yer alır kayalardan sızan sular sebebiyle fresklere kısmen bozulmasına rağmen tasvirler görülmektedir. burada, azizler,İncil’den sahneler ve orta kubbede tasviri vardır sümbüllü kilise X. yy. sonuna aittir.
YILANLI KİLİSE  (Ihlara Kasabası)
            Sümbüllü kilisenin karşı yamacındadır. Yılanlı kilise, uzun Yunan haçı biçimde, bir sahanlı, düz tavanlı, yapı tipi bakımından gelişmiş bir sitildedir. Batı kısmında rahip kosmos mezar odası vardır. Ayrıca bir duvar üzerindeki melek Mikail tarafından günah ve sevapların terazi ile tartılışı tasvir edilmektedir. Bu meleğin sağında vücudu yılanlar tarafından sarılmış günahkarlar görülmekte olup kilise ismini bu konudan almıştır. Tavanda Hz. İsa Bizans imparatoru gibi giyinmiş ve yanında melekler bulunmaktadır. Güneydoğu tarafında Meryem’in ölümü tasvir edilmiştir. Kilisenin batı duvarında son yemek, apsiste İsa, Meryem ve azizler, sağ kolonun batı duvarında imparator Konstantin ve annesi Helena ermiş kişiler olarak tasvir edilmiştir. Tavan kabartma resimli haç vardır. Kilise IX. yy. sonuna aittir.   
KARAGEDİK KİLİSESİ (Belisırma)
            Dik kayaya yaslanmış otlarla örtülü  bir tepe üzerine kurulmuştur. Belisırma Rumları buna; Saintermolaos adını veriyorlardı XI. Asır Bizans üslubunda büyük bir kilisedir. Üzerine düşen kaya parçalarından büyük hasar görmüştür. Çevresi daire teşkil edecek şekilde tertip edilmiştir. Yapılaşma aynı çanlı kiliseyi andırmaktadır. Kubbeyi tutan kemerler pantatife dayanmaktadır, bunlar İstanbul tesirlerinin özellikleridir. Yapı duvarlarında azda olsa freskli resimler vardır. Burada Saint George’nin  şehit edilmesinin tasvir eden resimlerin izleri kalmıştır. Bilhassa ‘ George Kralın huzurunda ’ ve ‘ işkence çarmıhı’  freskleri güneydoğudaki hücrelerin kuzey duvarlarında görülebilir. Bu hücrenin doğu kanadını birleştiren geçidin kemeri azizlerin resimleri ile süslenmiştir. Bu resimlerin üslubu Bizans özelliğini gösteriyor. Sanat seviyesi ortadır. Kumaş resimleri acemice çizilmiştir. 
DİREKLİ KİLİSEİ (Belisırma)
            Merkezi kubbe ve üç mihraptan oluşan kilise, haç şeklinde olup, altı direk üstüne oturmaktadır. Kilisenin içindeki kapıdan keşişlerin türbeleri ve kilisedeki görevlilerin ikametgahlarına gidilmektedir. Kilise üstündeki sütunlarda ikişer sıra halinde resimler vardır. Azizlerin ve havarilerin iki taraflarında yunanca kitabeler görülür. Bir manastır kilisesi olup, XI. ve XIII. yy. tarihlenmektedir.
ALA  KİLİSE(Belisırma)
            Köyün kuzeyinde ve vadinin doğu yamacında kaya oyulmuş bir kilisedir. Hıristiyanlığın serbest bir hale gelmesinden sonra yapılmıştır. Cephesinin üst kısmında  havarilerin ve azizlerin resimleri yer almaktadır. Kiliseyi üç kubbe örter. Duvarları ve örtü sistemini kaplayan freskler kısmen harap olmuştur. Doğum, anastasis, Kudüs’e giriş, mısırlı Meryem’in takdis edilmesi… gibi tasvirler yer almaktadır.

 
 
 
  Copyright
© 2007-2008
Dj SERSERI

enter
www.djj-serseri.tr.gg bizfarkliyiz
 
 

Get your own Chat Box! Go Large!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol